34,5252$% 0.18
36,4805€% 0.33
2.959,58%0,84
5.065,00%0,21
9.126,09%1,04
3365016฿%4.58402
21 Kasım 2024 Perşembe
Sultan Samut ocağı yol evlatları, Samut Baba Tekkesi’nde mermer ocağı yapılmasına tepki gösterdi.
Açıklamada, “Samut Baba bir inanç merkezidir. Aleviler açısından ocağı, talibi, ikrarı olan sadece bölge halkının değil, tüm yurttan ziyaretçilerinin olduğu kutsal kabul edilen bir inanç merkezidir. Açılan mermer ocağı Sultan Samut’a, Samut Babaya bir saldırıdır” denildi.
Sultan Samut ocağı yol evlatları, “Samut Baba Tekkesi’nde mermer ocağı istemiyoruz’ şiarı Sivas Kangal’da bulunan Samut Baba ziyaretine ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamaya; Ankara Dersimliler Derneği, Tuzluçayır Cemevi, Cemal Şahin Dede ve birçok yurttaş katıldı. Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Şubesi’nde yapılan açıklamayı Sultan Samut Ocağı Yol evlatları adına Hakan Samut okudu.
DAD: SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”
DAD Ankara Şube Başkanı Mustafa Karabudak, “Yaklaşık bir yıldır bu proje devam ediyor. Siyasi iktidar Alevilerin yoğun olduğu, inanç merkezlerimizin olduğu yerlerde, inancımıza karşı projeler geliştiriyor. Kutsal alanlarımaza HES’ler ile, barajlar ile, maden aramaları ile bizlere göç politikalara uyguluyorlar. Açılmaması için, oradaki insanlarımıza, dogamıza, inancımıza zararlı olacağına dair yaklaşık 1 yıl önce mahkeme açılmış, buna rağmen çalışma devam ediyor” diyerek kurumsal olarak süreci takip edeceklerini kaydetti.
“KUTSALLARIMIZDAN ELİNİZİ ÇEKİN”
Sivas-Kangal Tekkeköy’de bulunan Samut Baba türbesinin olduğu alana yapılması planlanan mermer ocağının çevreye, doğaya, suya, yaşam alanlarına ve Samut Baba’ya zarar vereceğini belirten Hakan Samut, “Samut Baba bir inanç merkezidir. Aleviler açısından ocağı, talibi, ikrarı olan sadece bölge halkının değil, tüm yurttan ziyaretçilerinin olduğu kutsal kabul edilen bir inanç merkezidir. Açılan mermer ocağı Sultan Samut’a, Samut Babaya bir saldırıdır. Açılacak olan mermer ocağı köydeki yaşam alanlarına zarar verecektir. Samut Baba türbesinin etrafında bulunan su gözeleri kuruyacak ve Samut Baba ile özdeşleşen su gözelerinde yaşayan balıklar yok olacaktır. Samut Baba türbesinin hemen yanında 730 yıllık dut ağacı vardır. Bu dut ağacı Orman Genel müdürlüğü tarafından koruma altına alınmıştır. Bu Dut ağacı da maddened etkilenecek, zarar görecek, kuruyacak ve yok olacaktır” dedi.
“YOLUMUZA, İNANCIMIZA AÇIK BİR SALDIRIDIR”
Hakan Samut, geçimini tarım ve hayvancılık ile sağlayan köy halkının zarar gördüğünün altını çizerek, “Madenin tozundan köyde tarım bitmek üzeredir. Meralar işgal edilen ve madene açılan alanlarla birlikte hayvancılık bitecektir.Köy halkı ve çevre sakinleri tarafından büyük tepkiyle karşılanan bu proje yargıya taşınmış ancak bilirkişi raporu ve mahkeme kararı beklenmeden iş makinaları çalışmaya başlamıştır. Bu kutsal mekanımıza, yolumuza, inancımıza, değerlerimize, ocağımıza açık bir şekilde saldırıdır. Maden ocaklarının çevreye verdığı zararı İliç’ten Kazdağları’ndan, kuruyan ırmaklardan, yok edilen göletlerden, katledilen ormanlardan, bitirilen yaşam alanlarından biliyoruz. Tekke Köyü’ne, Samut Baba’ya açılan maden ocağı da aynı sonuçları doğuracak, yaşam alanlarına ve Samut Baba’ya zarar verecektir. Samut Babanın türbesinin yanındaki su gözeleri Tekke Köy’ne ve çevre köylere hayat vermektedir. Su gözelerinin yok olmasıyla tarım alanlarında kullanılan su yok olacaktır” diye ekledi.
“SAMUT BABA SAHİPSİZ DEĞİLDİR”
Samut Baba’ya yapılan maden ocağının derhal kapatılması gerektiğini vurgulayan Samut, “Samut Baba bir inanç merkezidir. Aleviler tarafından kutsal bir mekan olarak kabul edilir. Kutsal mekanlarımızdan, ecdadımızdan, ocağımızdan, pirimizden kirli ellerinizi çekin… Samut Baba sahipsiz değildir” diyerek tepki gösterdi.
“KÖY, MERMER MADENİ İLE İŞGAL ALTINDA”
Yol yürütücüsü Cemal Şahin ise Aleviliğin 72 millete bir nazardan baktığını belirterek, iktidarın bu doğa talanından bir an önce vazgeçmesi gerektiğini, bu uygulamalar ile topluma, doğaya ve canlılara zarar verildiğini söyledi.
Tekke Köyü’nden Zafer Tekkelioğlu, “Doğup, büyüdüğümüz köyümüz mermer madeni ile işgal altında. Köyümüz çevre köyler arasında, Sivas’ta doğa anlamında en güzel köydür. Özellikle şu kaynakları bakımından. Su kaynaklarının bir kaç şirketin kârı için feda edilmesine karşıyız. Mermer olmadan da, altın olmadan da insanlar yaşamlarını devam ettirmiştir. Toprak olmadan, canlı olmadan, hayvan olmadan yaşamak mümkün değil diyoruz. Biz mermere ya da üretime karşı değiliz ama biz sürdürülebilir, herkesin yararlanabileceği ekonomik politikalar istiyoruz” dedi.
Alaca ilçesinde bulunan Koçhisar Barajı’nda ekipler tarafından, yaklaşık 4 bin 200 metre uzunluğunda hayalet ağ çıkartıldı.
Alaca’da bulunan Koçhisar Barajı’na kaçak avlanmak için ağ atıldığı ihbarını alan Alaca İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri harekete geçti. Bot ile baraja açılan ekipler, yaklaşık 4 bin 200 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde ağ çıkarttı. Çıkartılan ekipler bot ile karaya taşındı.
Her hafta başka bir şaheser oyunla Çorumlu tiyatro severşeri buluşturan Çorum Devlet Tiyatrosu bu hafta da “Münasebetsiz” le güldürmeye ve düşündürmeye devam ediyor.
Çorum Devlet Tiyatro Müdürü İbrahim Bulduk, bu yıl Çorumlu Tiyatro severleri muhteşem eserlerle buluşturmaya kararlı. Önümüzdeki haftalarda değişik kültür sanat eserleriyle Çorum halkıyla buluşmanın süreceğini belirtti.
MÜNASEBETSİZ – İZMİR DT
Büyük Oyunu
1 Perde – 1 saat 40 dakika
Yazan Francis Veber
Çeviren Can Kapyalı
Yöneten Cengiz Toraman
OYUNCULAR:
Pignon Özkan Gezgin
Ralph M. Asım Tuncay Aynur
Wolf M. Doğukan Özman
Louise Nagehan Yazıcı
Garson Ender Şeviker
Polis Deniz Yağcı
Dekor Tasarımı Seyhan Kırca
Kostüm Tasarımı F. Duygu Ergüven Saykan
Işık Tasarımı Bora Andaç
Müzik Sedat Utku Gücoğlu
Hareket Düzeni Mert Aksu
Yönetmen Yardımcısı Fatih Yurdakul
Asistanlar İpek Sonal, N. Damla Ardal Alpuğan
Sahne Amiri Koray Hallı
Kondüvit Özlem Doğruöz, Nilgün Tüzün
Işık Kumanda Önder Yağlıdere, Bora Andaç
Suflöz Selen Çiçekdağ Sır
Dekor Sorumlusu Mustafa Akpınar
Aksesuar Sorumlusu Alper Erdoğan
Kadın Terzi Filiz Muratoğlu Karamırnak
Erkek Terzi Vacit Örgül
Perukacı Sami Öztürk
OYUNUN KONUSU
Aşk acısı yaşayan, temiz kalpli bir fotoğrafçı…
Avına odaklanmış, kararlı bir kiralık katil…
Çok farklı kişiliklerdeki bu iki adamın yolları bir otelde kesişir.
Yetmezmiş gibi, eski eşler, psikiyatristler, otel görevlileri ve polislerin de sürece dahil olmasıyla, komik ve sürprizli olaylar, hiç umulmadık bir biçimde gelişir.
Yıllardır içme suyu sıkıntısı çeken köyün sesine cevap sonunda geldi.
Çorum’un Sungurlu ilçesi Dertli köyü geçtiğimiz hafta içerisinde içme suyu sorunuyla gündeme gelmiş prosedürler nedeniyle bu sorunlarını bir türlü çözüp de içme suyuna kavuşamamanın hasretini yaşadıklarını haykırmışlardı.
Önceki gün Dertli köyü Muhtarı Ferhat Güçtekin yanına kızını da alarak meclisin kapısını çaldı. Çorum MHP Milletvekili Vahit Kayrıcı’nın konuğu oldu. Aynı zamanda yakın köylüsü olan Kayrıcı’ya basında yer alan haberlerde geçen köyün sorunlarını anlatarak geçemedikleri prosedürler nedeniyle yıllardır içme su sorunu yaşadıklarını anlatarak yardım istedi.
Kayrıcı, gereken desteği vererek derhal gerekli kurum be yetkililerle görüşerek bu sorunun en kısa zamanda çözüleceğini, kendisinin bizzat olayın takipçisi olacağı sözünü verdi.
Atatürkçü Düşünce Derneği Çorum Şube Başkanı Uğur Demirer, Kara Harp Okulu mezuniyet töreni sonrası diplomalarını alan teğmenlerin tören alanı dışında toplanıp yılların Harbiye geleneği uyarınca kılıçlarını çekerek “Askerlik Yemini” etmelerinin disiplin suçu olamayacağını bildirerek, “teğmenlerimizin yanındayız” dedi.
Teğmenlerin “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” seslenişini dillendirmelerinin disiplin suçu sayılamayacağını ifade eden Demirer, “Atatürkçü Düşünce Derneği olarak 354 şubemiz, 57 temsilciğimiz ve her biri “Mustafa Kemal’in Askeri” olmakla gurur duyan 70 bini aşkın üyemizle yeni mezun teğmenlerimiz hakkında yürütülmekte olan disiplin soruşturması sonucunun hukuka, yasalara, adalete ve vicdana aykırılık teşkil etmeyeceğini ummak istiyoruz” ifadesini kullandı.
ADD Şube Başkanı Demirer’in konuya ilişkin yazılı basın açıklaması şu şekilde:
“30 Ağustos 2024 tarihinde yapılan Kara Harp Okulu mezuniyet töreni sonrası diplomalarını alan teğmenlerin tören alanı dışında toplanıp yılların Harbiye geleneği uyarınca kılıçlarını çekerek “Askerlik Yemini” etmeleri, laik cumhuriyete, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne, cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine, Türk milletinin kayıtsız koşulsuz egemenliğine, Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı ve Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıklarını belirtmeleri ve “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” seslenişini dillendirmeleri önce Cumhurbaşkanı, ardından da Milli Savunma Bakanlığı tarafından disiplin suçu olarak değerlendirilmiş, dönem birincisi Teğmen Ebru Eroğlu, Alay Kıdemlisi Teğmen İzzet Talip Akarsu ile 3 teğmenin daha “TSK’dan ayırma cezası” talebi ile Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildikleri kendilerine tebliğ edilmiştir.
Tarihin Batı Emperyalizmine karşı verilerek zafere ulaştırılan ilk ve tek Ulusal Bağımsızlık Savaşı, Mustafa Kemal Atatürk Başkomutanlığında, kadın, erkek ve çocuk topyekûn Türk milletinin azim ve kararı, TBMM’nin sarsılmaz iradesi, şanlı Türk ordusunun kahramanlığı ve her rütbedeki Türk Subayının üstün komuta yeteneği ile kazanılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri Türk milletinin bağrından kopmuştur ve kuruluşundan itibaren daima Atatürk’e, O’nun ilke ve devrimlerine ve cumhuriyet değerlerine bağlı kalmıştır.
Bu bilinç ve sorumlulukla hareket eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin genç subaylarının mezuniyet coşkusuyla Başkomutanları Büyük Atatürk’e minnet ve şükranları ile vatana, millete ve cumhuriyet değerlerine bağlılıklarını haykırmalarının disiplin suçu sayılması asla kabul edilemez.
Anayasanın 2. Maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” denilerek cumhuriyetin nitelikleri sayılmıştır. İfade özgürlüğü de anayasal güvence altındadır. Teğmen evlatlarımızın Atatürk’e ve kurucu değerlere bağlılık ifadeleri de bu bağlamda anayasal güvence altında olmak gerekir.
6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 20. maddesinde düzenlenen TSK’dan ayırma cezası gerektiren haller sınırlı sayıda belirtilmiş olup teğmenlerimizin söz konusu davranışlarının sayılan bu haller kapsamında değerlendirilemeyeceği kanun lafzından açıkça anlaşılmaktadır.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak 354 şubemiz, 57 temsilciğimiz ve her biri “Mustafa Kemal’in Askeri” olmakla gurur duyan 70 bini aşkın üyemizle yeni mezun teğmenlerimiz hakkında yürütülmekte olan disiplin soruşturması sonucunun hukuka, yasalara, adalete ve vicdana aykırılık teşkil etmeyeceğini ummak istiyoruz.
Atatürkçü Düşünce Derneği, varlık nedeni ve görevi gereği sürecin takipçisidir, teğmenlerimizin yanındadır.”